ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU
Usta işi Liszt demeti
Zeynep Üçbaşaran, iyi bir Liszt yorumcusu olmanın birçok
özelliğini taşıyor: Üstün bir tekniği sindirmiş olmak; romantizmin
derinliğini iyi tanımak; empresyonizmin ilk ışıklarını görmek ve
modernizmin sınırsız imge gücünde yol alabilmek. Bunlara bir de kendine
özgü dramatik anlatımını eklemiş.
Piyanist Zeynep Üçbaşaran 'ın Liszt CD'si bestecinin
bütün özelliklerini sergileyen başarılı bir çalışma. Kompakt disk'in
öztürkçesi yoğunçalar olarak önerilmiş. Bilmem okurlarım ne düşünür!
Longplay için 'uzunçalar' önerilmişti ve tutmuştu. Bizden ortaya
atması, bakalım 'compact disc' tanımının yerini alabilecek mi
yoğunçalar? Geçen hafta elime piyanist Zeynep Üçbaşaran'a ait bir
yoğunçalar ulaştı: Bir Liszt harmanlaması.
Piyanist, bestecinin çeşitli demetlerinden seçtiği parçaları ve
Schubert uyarlamalarını da birleştirip yeni bir harman oluşturmuş.
Bu CD'nin adı 'Santa Barbara Liszt Albümü' . Eroica Klasik (Eroica
JDT3092) şirketi tarafından basılmış. Zeynep Üçbaşaran, iyi bir Liszt
yorumcusu olmanın birçok özelliğini taşıyor: Üstün bir piyano tekniğini
sindirmiş olmak; romantizmin derinliğini iyi tanımak; empresyonizmin ilk
ışıklarını görmek ve modernizmin sınırsız imge gücünde yol alabilmek.
Bunlara bir de kendine özgü dramatik anlatımını eklemiş.
Liszt, üç kitap kalinde yayımladığı 'Annees pelerinage' de
İsviçre ve İtalya gezilerinin etkisiyle yörelerin doğa ve kültüründen
esinleri aktarır. Zeynep'in CD'si birinci cildin dokuzuncu parçası olan
'İsviçre Çanları' yla başlıyor. Sanatçıya sol el tekniğini
sergileme fırsatı veren bir yapıt. Bestecinin 'Şiirsel ve Dinsel
Armoniler' başlıklı demetinin yedincisi olan Funerailles ,
1849'da Macar İhtilali'nde ölen arkadaşlarının anısına adadığı bir ağıt.
Zeynep parçadaki opera öğelerini, bel canto (güzel şarkı söyleme)
özelliğini incelikle duyurmuş.
Bu ağır cenaze marşında çalgısının vurmalı karakterinde orkestra
yoğunluğu yaratabilmiş. 'Transendantal Etüdler' in yedincisi olan
Eroica'da baştan sona kahramanlık gerilimini elde tutmuş. Bach 'ın
esini ile org için yazılmış olan 'Fantazi ve Füg' de, Schubert
Liedlerinin uyarlamalarında ve son olarak çaldığı 'İspanyol
Rapsodisi' nde abartısız, son derece kontrollü ve romantizmin
sınırlarında bir yorum sergilemiş. 'Karanlık Bulutlar' da yirminci
yüzyılın atonal müziğine açılan pencereyi yumuşak inişle duyuruyor. Ave
Maria 'yı dinlerken gözleriniz yaşarıyor; rapsodi ile kanatlanıp
coşuyorsunuz.
Zeynep Üçbaşaran, İstanbul'da doğmuş, dört yaşında girdiği belediye
konservatuvarında Rana Erksan ve Özen Veziroğlu ile
çalışmış. 1987'de Budapeşte Liszt Akademisi'ne yazılmış. Zempleni
Kornel, Katalin Nemes, Balazs Kecskes ve Istvan Lantos 'un
öğrencileri olmuş. 1994'te konser sanatçılığı ve eğitmenlik diploması ile
bu kurumdan mezun olarak Freiburg'da Tibor Szasz ile ustalık
diploması almış. 2000 yılında Los Angeles'taki Güney Kaliforniya
Üniversitesi'nde müzik dalındaki master derecesini tamamlamış. Bu arada
Amerikan Liszt Cemiyeti Ödülü, Los Angeles Liszt Yarışması'nda ikincilik
ödülü ve Aspen Müzik Festivali'nin bursunu kazanmış. Halen Güney
Kaliforniya Üniversitesi'nde doktora adayı olarak çalışmalarını
sürdürüyor, Santa Barbara'da eşi ve üçbuçuk yaşındaki oğlu ile yaşıyor.
Umarız Zeynep'in bu başarılı yoğunçaları en kısa zamanda Türkiye'de de
satılmaya başlar.
Müzik dostu bir komutan: Yalman Paşa
Geçen günlerde jandarma komutanlığından emekli olup, yeniden göreve
atanarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirtilen Aytaç Yalman
Paşa'nın müthiş bir klasik müzik meraklısı olduğunu bilir misiniz? Hani
Fransızcadan aktararak 'meloman' olarak nitelediğimiz bir müzik
tutkunu. Onu en son Aspendos Opera Festivali'nde Tosca'yı izlerken gördüm.
Elinden geldiğince bu açıkhava festivallerini kaçırmamış bu yıl. Perde
aralarında bol bol konuştuk. Tosca 'nın değişik kayıtlarından,
Mahler, Bruckner senfonilerinden yeni söz etti.
Tenoru, sopranoyu, şefi, orkestrayı öyle güzel değerlendiriyordu ki,
kuşkusuz o antik tiyatroyu dolduran onbine yakın dinleyicinin yüzde
doksanından çok daha bilgiliydi. Okuduğu müzik kitaplarını, yeni satın
aldığı plakları anlattı durdu.. ''Ağustos ayında emekli olur olmaz
kendimi müzik dinlemeye vereceğim. O zaman konser ve operalara gitmeye de
daha çok fırsat bulacağım,'' dedi.
Müzik insanın kendi iç dünyasının zenginliğidir. Aytaç Paşa en çetin
toplantılara, en hayati kararlara giderken bile gönlü müzikle dolu. Onun
bir asker olarak yüklendiği yoğun sorumluluğun yanı sıra böylesi derin bir
boyut taşıması başarısının sırlarından olsa gerek.
evini@boun.edu.tr |